7 Mayıs 2012 Pazartesi

Usul




USUL
· Çizdiğimiz manzara, mutlaka bir inkılâp beklediğmizi şimşekvâri bir bedahet ölçüsüyle resmeder.

· Var olma cehdini kaybetmemiş bir millet için günümüzün şartları karşısında bir inkılâp zarureti mutlaktır ve bunun aksi yokluktur.

· Bu inkılâp, (statik) ve parça parça düzeltme gayretlerinin, hep aynı gidiş içinde küçük ıslâhçılık teşebbüslerinin işi değildir. (Dinamik) sıfatını en hareketli ve şiddetli mânada canlandırıcı bir doğruluş, davranış, şahlanış dâvasıdır bu...

· Bütün yolları, sokakları, meydanları, kapıları bir hamlede tutacak ve eski ruhî (trafik) nizamını darmadağın edip yenisini getirecek ve yerine perçinleyecek bir doğruluş, davranış, şahlanış...

· Öyleyse bu hareket, «ihtilâl – inkılâp» tâbirine lâyıktır.

· Fakat sadece ruhlarda ve düşünce çevresinde bir ihtilâl – inkılâp...

· Bu ihtilâl – inkılâbın âletleri, söz ve kalem...

· Bu ihtilâl – inkılâbın plânı, göz ve kulak yollarından kafataslarına girmek ve beyin zarları altına zerketmek...

· Bu ihtilâl – inkılâbın şartı, dâvayı, kanun hakkıyla en sıcak zeveban ve en ileri heyecan noktasına ulaştırmak...

· Bu ihtilâl – inkılâbın kadrosu mukaddesatçı ve milliyetçi gençlik, dayanak sınıfı da, Şehadet getiren herkes..

· Bu ihtilâl – inkılâbın mekânı, bütün büyük şehir ve kasabalariyle Türkiye; zamanı da, güneşin ufka bir mızrak boyu yaklaşması ve artık son vâdeyi ihtar etmesi gibi, şu ân, ölü dakika...

· Son devrenin başlarında bizim dâvamız mahkûm hayatı yaşarken, hâdiseler, asıl mahkûmların neler olduğunu gösterdiğine göre, şimdi durumdan faydalanmak cansız mankenlerin tuttuğu mâna siperlerini düşürmek ve Türk Anayasasının kefaleti altındaki fikir hürriyetiyle, beklediğimiz ihtilâl – inkılâbı körüklemek de bize ve sıfatlandırdığımız gençliğe düşen borç..

· Ülkemizde Anayasayla müeyyideli fikir hürriyeti diye bir şey varsa ve eğer kanunlara doğru söyletiliyorsa, müspet ve menfî her iki haliyle biz vaziyetin ispatçısı olacağız ve her iki haldede şeref ve hizmetimiz büyük olacaktır.

· İşte avaz avaz haykırıyoruz ki, yüz küsur yıllık yanlış inanışlar bakımından ruhlardaki takma dişleri söküp, onların madenî baskıları altında ezilen hakikî ve bünyevî dişleri belirtme ve geliştirme gayesinden ibaret dâvamız, metod olarak sâf fikirden başka vasıta ve âlet tanımıyor. Böyle olunca, fikirlerimiz ne kadar dokunaklı, yakıcı olursa olsun, kendimizi kanun namusunun kefaleti altında görüyor ve bu güven duygusundan sonra başımıza hangi inkisar ve ıstırap gelirse gelsin, onu hiçe sayacağımızı, o zaman da, belirteceğimiz misâldeki ibret payı noktasından en büyük hizmeti yerine getirmiş olacağımızı, hak ve millet huzurunda ilân ediyoruz.

· Mukaddesatçı ve milliyetçi gençlik ve Şehadet getiren herkes!... Senin için belirme günü, (antitez) ler cephesinin kendi kendisine tökezlediği ve yıkıldığı bu demden başkası olamaz! Fikir meydanı ve atalarının ruhu seni çağırıyor. Elinde kanun bayrağı, ruh kalesini fethet!..

Necip Fazıl Kısakürek / İdeolocya Örgüsü

Kurulsun Başyücelik Devletimiz!



Şan Olsun Moro İslami Kurtuluş Cephesi! (MILF)
Şan Olsun Hür Suriye Ordusu!
Şan Olsun Özbekistan Halk Hareketi! (ERK)
Şan Olsun Hamas!
Şan Olsun Batı Trakya!
Şan Olsun Cundullah!
Şan Olsun Güney Azerbaycan!
Şan Olsun Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK)
Şan Olsun Kırım!
Şan Olsun Kafkasya Emirliği!
Şan Olsun Patani!
Şan Olsun Taliban!
Şan Olsun Doğu Türkistan İslam Partisi!
Şan Olsun Irak Türkmen Cephesi!

KURULSUN BAŞYÜCELİK DEVLETİ!