3 Ocak 2012 Salı

İdeolojik Eğitimden Geçme Şartı


İDEOLOJİK EĞİTİMDEN GEÇME ŞARTI
· Bir mutlak Fikir bağlısının "öncü kadro" niteliğini kazanması için şahsında gerçekleşmesi gereken "idrak" ve "irâde"nin ne olması gerektiği meselesi, onun, hem "insan olma memuriyetinin"mahiyetini, hem de bu memuriyetin ayrılmaz sonucu olarak gerçekleştirmekle yükümlü olduğu "yeni nizam-yeni insan" dâvasının nahiyetini kuşatır.
· Ne olmak ve neyi gerçekleştirmekle yükümlü olduğumuzu, içiçe bir bütün olarak açıkladığımız zaman, "Mutlak Fikir ihtilâl-inkılâbını" gerçekleştirecek tipi çizmiş oluruz ki şu; "Gerçek ve derin Müslüman, dünya ve insan kadrosunun bütün iş ve fikir muhasebesini muvazeneleştirmiş, zimmet (sahip çıkacağı, koruyacağı) ve matlup (istenileni gerçekleştirici) sütunlarını tam bir sıhhat ve mutabakatla (uygunlukla) karşılıklı mizana (ölçüye) sokmuş, yapılacak ve yapılmayacak her şeyi tespit etmiş, bütün istikametleri keşfetmiş ve işaretlenmiş, buhayatın yaşanmak zahmetine değer bütün kıymetlerini tablolaştırmış, en uzak buğday başağınınucundaki taneden, güneşin kalbine kadar nabız dinleme aletlerini her noktaya dikmiş ve her unsurun gaye ve memuriyet sırrına ermiş, yeryüzüne ve madde alemine insan tahakkümünü ve bunun muazzam cihazını azami istismar haddine yükseltmiş, idrak ve tekevvün (oluş) çilesini nihaî hassasiyetle doldurmu, frenklerin (sajes) dediği nihaî vecd, zerafet, huzur ve kükûna varmış; kısaca, insan başını sümüklü böcek kafasından ayıran tek haysiyetle, varlık sırrının bütünşubelerini kahramanca kucaklamış, plânlaştırmış ve bunun insan cemiyetini teşkilatlandırmış,kâmil insan örneğidir." (2)
· Buraya kadarı "Mutlak Fikir" ihtilâl-inkılâbını kimin temsil edebileceği davası... Bu yeteneğe eriş sözkonusu olduğunda ise, insan ve toplum meselelerini "Mutlak Fikir"den hareketle ortaya koymuş sistem - ideolocyanın kavranması, yani ideolojik eğitim konusu ortaya gelir. Anlaşılıyor ki, ortaya konmamış olsa idi bütün "Mutlak Fikir" bağlılarına düşen görev, inkılâbın fikir plânındaifadesi olan ideolocya-sistemin ortaya konulması idi.
· Eğitime gelince... Kastımızı kültür (irfan) kavramına açıklık getirerek anlayabiliriz: "İrfan arşın veya okka hesabıyla, bir şahsın yüklendiği kuru malûmat değil; sahibinde Fikir ve ruh bünyesi haline gelmiş bilgidir. Gıdanın, döne dolaşa damarlarımızda kan haline gelişi gibi... Kimse bize kilerdeki erzakı gösterip o mikyasta kan sahibi olduğunu iddia edemez. Kimse de kamus ezberlemekle irfan sahibi olamaz. 
Evet, evet; irfan, bilgi sahibi olmaktan ziyade, BİLİNEN ŞEYLER VASITASIYLA BİLME,HASSASINA ERMEKTİR. Bilme hassasına eren, bilmediği şeyleri nde bir nevi alimi olur. Nasılki, parası olan, satın almadığı şeylerin de bir nevi maliki sayılır. Demek ki, şu veya bu bilgimalından ziyade, mallar arasında müşterek kıymet vahidi olan manevi paraya, yani ruh ve akılkıvamına irfan demek lâzım."(3)
 · Görüldüğü gibi ideolojik eğitim; öğrenmek ve nasıl öğrenileceğini öğrenmekle; nasıl öğrenileceğini öğrenerek öğrenmek gibi içiçe bir iş... Aksiyon ve Görev konusunda edğindiğimizgibi teori ve pratiğin verilerinin içiçeliği... (İdeolojik eğitimin rolünü "İhtilâl ve oluş tekniği"konusunu incelerken daha net göreceğiz.) 
İrfan kavramının açıklığa kavuşturulması ayrıca, "yetişmemiz gerek, öğrenmemiş gerek" gibi tekerlemelerle, öğrenme ve yetişmenin mahiyetini belirtmeyen; böylece de insanımızı muâllakta bırakan, öğrenmenin sınırsızlığı karşısında hiçbir zaman harekete geçemeyeceğini onun şuuraltına empoze eden, söylediğinin gafili ya da hainlerini de suçüstü yakalıyor.
· Yazılarımızın bütününden tütecek olan ideolojik eğitim konusunu, "Mutlak Fikir Sistemi" ve"vasıta sistem"den geçerek ideolocyanın ne anlama geldiğini; "İdeolocya ve İhtilâl I." konusuna bağlarken, bizzat ideolojik eğitimin içine giriyoruz. Muhataplarımız, anlamadığından (Büyük Doğu İdeolocyasından) hoşlanmayanlar değil, anlamadan bu işin olmayacağını anlayanlardır. 
Salih Mirzabeyoğlu / İdeolocya ve İhtilâl 

Hiç yorum yok: